Geliştirdikleri hizmet ve ürünlerin çevreye etkisi konusunda yapılan araştırmaları yakından izlediklerini belirten Harun R. Akol, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bilimsel verilere dayalı bu araştırmalardan yararlanarak, müşterilerimizi, ürün ve hizmetlerimizin çevresel etkileri konusunda bilgilendiriyoruz. Örneğin, ekranların imalat sürecinin nitröz triflorür salımına neden olduğu, bunun da ozon tabakasına zarar verdiği ileri sürülüyor. Araştırmalar ise bu maddenin yüzde 95’i imalat sürecinde yok edildiğini, yüzde 3 ile 4’ü geri kazanıldığını ve kalan yüzde 1-2’lik kısmının doğaya bırakıldığını gösteriyor. Müşterilerimize dijitalleşmenin çevre dostu olmanın yanı sıra, maliyetlerinde de yüzde 30’u aşan tasarrufsağladığını anlatıyoruz. Endüstrideartık yeşil vesürdürülebilirgirişimleröne çıkıyor. Biz de bu noktada konuyla ilgili yaptığımız bilgilendirmelerde çevrenin korunmasında farkındalığın artmasına katkıda bulunuyoruz.”
Bilişim teknolojilerinin, diğer endüstrilere göre çevreyi destekleyebilecek birçok imkâna sahip olduğunun altını çizen Akol, şunları kaydetti: “Faaliyet gösterdiğimiz alanın çevreye fazla zararı yok. Buna rağmen orta vadede karbonayak izimizi mümkün olan seviyeye düşürecek girişimlere hız vereceğiz. Anahtar teslimi olarak geliştirerek kurup yönettiğimiz sistemlerin tüm süreçlerini çevre dostu yaklaşımla hayata geçirmeye çalışacağız. Dijital Yayın ve Bilgilendirme Ekranları alanının çevreye etkisini azaltma sorumluluğumuzun farkında olarak, elektronik atıkları ve karbon salınımını azaltan tüm yöntemleri kullanacağız. İş ortaklarımızadaha az enerjiye ihtiyaç duyan, son teknolojiye sahip ekranları önereceğiz. Ayrıca, çalışma ortamları için her türlü enerji tasarrufu sağlayacak önlemlerialmalarına yardımcı olacağız. Elektronik atıkların ve ekonomik ömrü dolmuş donanımın geri dönüşünü sağlayacağız. Bilişim teknolojileri sayesinde kurum/kuruluşlar toplantılarını sanal ortamlarda yapıp, sarf malzemesi, kâğıt kullanımını azaltabiliyor. Sadece bu yönleri bile sektörün çevre dostu olduğunu kanıtlıyor. Çevre koruma politikalarının sürdürülebilir olması gerekiyor. BT sektörü, doğası gereği bu konudaki farkındalığın artmasında öncü rol oynayabilecek özelliklere sahiptir.”