Bthaber Haber Merkezi

Editör

“Oyunu başlatan siz olun”

6 dakika okuma süresi.
“Oyunu başlatan siz olun”
Bilişim 500 töreninde açılış konuşmasına imza atan Indeks Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, “Oyun Yeni Başlıyor/Bir Girişimcinin Serüveni” başlıklı sunumuyla Indeks Group’un kuruluş ve gelişim hikayesini katılımcılarla paylaştı. Sektöre girdiği günden bugüne edindiği deneyimleri anlatan Bilecik, Beşiktaş’ta mütevazi bir ofiste kuruluşun ardından, şirketin gelişimini üç döneme ayırdı ve konuşmasını şu mesajla tamamladı: “Değişim kaçınılmaz ve fırsatlar, yenilikler hiç bitmiyor. Oyunu başlatan siz olun.”
Krizler aslında birer ‘fırsat’
Erol Bilecik, sunumunda grubun 25 yılını üç döneme ayırdı: Çıraklık, kalfalık ve ustalığı öğrenme dönemi. Kuruluş yılı olan 1989 ile 1997 yılı sonuna kadarki süreyi kapsayan ‘Çıraklık’ dönemini ‘çok değerli bir dönem’ olarak tanımlayan Bilecik’e göre, birçok şirket hep bu dönemde kritik süreçler yaşar. Hatta bulundukları sektörde en fazla iş hayatından çekilme örneklerinin de bu süreçte görüldüğü tespitini paylaşan Bilecik, bu dönemdeki stratejilerini şöyle paylaştı:
“Birçok uluslararası BT üreticisinden dağıtıcılık kontratlarının alınması, her şehirde iş ortaklarımızın oluşması, lojistik becerilerimizin gelişmesi bu dönemde oldu ve birkaç küçük deneyime rağmen, ne şirket satın aldık ne de yeni sermaye girişimi sağladık. Kendi yağımızla kavrulduğumuz, yaptığımız işi öğrenmeye çalıştığımız bir süreç yaşadık.”
1998 yılı ile 2008 yılı sonundaki 10 yılı ise ‘Kalfalık’ dönemi olarak tanımlayan Bilecik, bu dönemde şirketleşme modelinin ortaya çıktığını ve halen de bu modelin izinde gittiklerini vurguladı. Şirketleşme modelinin ortaya çıkış öyküsünün Despec ile başladığını, ince ve net çizgilerle ürün gruplarını ayrıştırma ile o ürün grubunun tanımının yeni bir şirket ile yapılır hale geldiğini söyleyen Bilecik, bu model sayesinde her şirketin, işleriyle ilgili hızlı karar alma avantajını elde ettiğini, bunun da sektörde öncü manevralar yapma lüksünü beraberinde getirdiğini ifade etti. İşlerin daha detaylı ve net ölçümlenmesi, sermaye piyasalarında birden fazla şirketle yer alma fırsatının yakalanması, birçok yabancı ortağı sisteme dahil etme fırsatı da yine bu dönemde elde edilen faydalar oldu. Bilecik bu dönemde çıkardıkları derslere şu eklemeyi yaptı: “Büyük başarılar için ‘hedeften vazgeçmemeyi’, fakat bir o kadar da ‘sabırlı olmayı’ öğrendik. Krizin gerçekten insanlar için de şirketler için de fırsat olduğuna bu dönemde şahit olduk.”
“Mütevaziliği elden bırakmayın”
2009 yılından bugüne uzanan üçüncü dönem ise Bilecik’in tabiriyle ‘Ustalık denen şeyin ne olduğunu öğrenme çalışması’. Bu dönemde Homend gibi yeni açılımlar, Apple kontratı, sermaye piyasalarında yeni stratejik ortaklıkların kendileri için önemine işaret eden Bilecik, tüm bu süreçlerden elde ettiği çıkarımları şöyle özetledi:
“Şirketleriniz ne kadar büyürse büyüsün, sizin her geçen gün daha tevazu içinde olmanız gerekir. Yeni kuşağı yönetmeye çalışmaktansa, onları oyuna katmayı başaranların gelecekte daha rahat olacağına inanıyorum. Ayrıca, ‘Çok uğraşmamamıza rağmen bazı şeyler olmamışsa, gerçekten daha iyisi olacaktır’ felsefesine çok tutunuruz. Bu felsefeyi deneyin ve inanın.”

Dünyanın değişimine ayak uydurmak gerek

Indeks Group’un hikayesini, örnekler ve çıkarımlarla paylaşan Erol Bilecik’e göre, bugüne bakıldığında, her yeni gün aslında gerçekten ‘oyun yeni başlıyor’. Bilişim ve iletişim sektörünün gelişimini, araştırmalar ve gündelik hayattan örneklerle katılımcılarla paylaşan Bilecik, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Yeni dünya normalleri, teknoloji dünyasına fazlasıyla yeni alanları da birlikte getiriyor. Bu noktalarda servis, yazılım ve mobil işleri ıskalamayın. Kısaca oyuna katılan değil, oyunu başlatan olun.”

Kritik karar noktalarına hazır olun

12 Temmuz itibariyle, kurucusu olduğu Index Grup Teknoloji’nin sektöründe çeyrek yüzyılı geride bırakmaya hazırlandığını belirten Bilecik, sunumuna, 1997 Ağustos’unda gerçekleşen 1996 BT Pazarı ve ilk 100 BT Şirketi Araştırması etkinliğine katılan Alvi Mazon’un konuşmasında kullandığı ‘En iyi ve değerli ürününüz şirketinizdir’ sözlerini hatırlatarak başladı. Kendi kurumsal gelişim süreçlerinde bu konuşmayı hiç unutmadığını ifade eden Bilecik, doğru zamanda doğru adımları atmanın önemli olduğunu söylerken, “Şirketler en büyük gücü kurucusundan alır, ama en büyük getiri veya götürü de ona bağlıdır” yorumunu da ekledi. İlerleyen süreçte 11 defa şirket alış ve satışı, sermaye piyasalarında halka açılmalar gibi deneyimler geçirdiklerini söyleyen Bilecik’e göre, şirketlerin kurulması, yaşaması, misyonlarının değişimleri çok ilginç öykülerin ortaya çıkmasını sağlar. Burada kritik olan ise kurucunun ne yapmak istediği ve yapmak istediğini doğru zamanda yapıp yapamayacağı. Çünkü Bilecik’e göre, her şirketin kuruluş hikayesinde mutlaka büyük hedefleri de gerçekleştirme ideali var, ama hedefler gerçekleşmemeye veya zaman almaya başladığında, şirket içinde heyecanlar azalabiliyor. “Şirketler, en büyük gücünü kurucudan alması gerekirken, zaman zaman en büyük sıkıntının kurucudan gelmeye başladığını görüyoruz” diyen Bilecik’e göre, bu kritik bir karar noktası. Bu durumda kurucunun, ortakların şirketleri profesyonellere mutlak devretmesi ve günlük işlemlerden çekilmeyi bilmesi de gerekir. Zira Bilecik’e göre, şirketlere en büyük getiriyi de, götürüyü de kurucular yapar ve bu hiç değişmez. Bu süreçte heyecanı yitirmemenin önemine işaret eden Bilecik, “Şirketlerinizi görücüye çıkarmak önünüzdeki en iyi fırsatlardan biridir. Bugüne kadar yaşadığım şirket hisseleri satış-satın alma deneyimlerinde genelde yüzde 50-yüzde 50 ortaklık kuruluşu gerçekleştirdim. Tüm ortaklıklarımız yabancılarlaydı ve hepsi çalışır ortaklıklar oldu” bilgisini ekledi.