Siber güvenlik ve siber savaşlar artık ülkelerin öncelikli gündem maddeleri haline geldi. Konuyla ilgili kurumsal çalışmalarını hızlandıran ülkeler siber ordularını kurarak, siber uzayda saldırı odaklı çalışmaları hızlandırdı. Siber çeviklik ve etkin reaksiyon kabiliyetlerinin önemini vurgulayan Nurhan Demirel, şöyle devam etti:
“Geleneksel güvenlik modları, tehlikeleri dışarıda tutmaya odaklanıyor. Oysa siber saldırıların şekli değişiyor, ordular, stratejilerini inanılmaz bir çeviklikle güncelliyor ve tedbir yöntemleri zorlaşıyor. Bağışıklık sistemimiz ne kadar farklı virüs deneyimlerse, savunması o kadar gelişir. Burada odaklanılması gereken konu, her geçen gün değişime uğrayan saldırı biçimlerine yönelik siber bağışıklık sistemimizi güncellemek ve yenilmez olmak. Bu yıl, ülkemizde üçüncü kez düzenlenecek olan etkinlik ile olası tehditlere karşı kendimizi ve kurumlarımızı nasıl savunmamız gerektiğine odaklanırken, bağışıklık sistemimizi güçlendirecek olası çözümlerin yer alacağı atölye çalışmalarına imza atılacak.”
Demirel’e göre Türkiye, EMEA Bölgesi’nin siber güvenlik merkezi haline geldi. Bu konuyla ilgili olarak devletin ve özellikle de kamu kurumlarının ilgisi ve desteği Demirel’e göre, mükemmel seviyede. “Ancak özel sektörün siber güvenlik alanındaki yaklaşımının genel itibariyle günü kurtarma adına yapılan çalışmalardan oluştuğunu düşünüyoruz” eleştirisini yapan Demirel, ekledi: “Şirketler, siber güvenlik alanında gerekli önlemleri almakta ya gecikiyor ya da yatırım yapmaya çekiniyor. Ancak, büyük bir siber tehdit karşısında, bu sefer ceplerinden daha büyük paralar çıkıyor ve imaj kaybı büyük boyutlarda oluyor.”