Rüzgarı çok eskilerden beri enerji niyetine kullanmayı akıl eden bir millet Hollandalılar. Yeldeğirmenleriyle tanınırlar. Bunun, yaşamsal önemde bir teknolojik nedeni var: Hollanda’nın dörtte biri deniz düzeyinin altında olduğu için, su baskınları her zaman bir tehdit ve gerçekti. Bu dümdüz memlekette bugün uzunluğu 6 bin kilometreyi aşan kanal ve nehirler nakliye ve ulaşımda çok eskilerden beri kullanılıyordu. Ama bunların her an kabarıp sel baskınına yol açmaması için buralardan sürekli olarak su boşaltılırdı. Bunu da, rüzgarda kanatlanan değirmenler (bugünün robotları gibi?) yapardı. Hollanda, inovasyonda dünyada önde gelmeyi, ülkenin zorluklarla dolu coğrafyası sayesinde öğrendi. Düz memlekette ne zorluk mu? Az önceki satırlara bakınız: Coğrafyanın cilvesi sonucu, deniz düzeyinden 7 metre aşağıda bile yerleşim yerleri var. Hepi topu 41 bin km2 alanda, Avrupa’nın en sıkışık ülkesinde denizden 2 bin 500 km2 toprak kazandılar. Bütün bunların yapılabilmesi, ileri mühendislik ve inovasyonla mümkün oldu. Örneğin, su üzerine “normal” ev inşa ediyorlar. Temelinde çimentoyla birlikte polistren köpük kullanıyorlar. Su yükselirse ev de yükseliyor (yüzüyor). Köpük, batmasını önlüyor.