• KOSGEB’in yeni dönemini ve destek programlarını aktarabilir misiniz?
KOSGEB 2010 yılından itibaren, yepyeni bir sistem uyguluyor; çok kritik değişiklikler yaptık. 2009’da yapılan kanun değişikliği ile hizmet sektöründe yer alan KOBİ’ler de destek kapsamına alındı ve biz daha önce 250 bin imalatçı şirketle muhatapken, bir anda 3 milyonu aşan bir hedef kitleyle karşılaştık ve bu da bizi bazı arayışlara itti. Akademik dünya, iş dünyası, bürokrasi gibi değişik çevrelerle bir yıl süren arama konferansları, oturumlar ve çalıştaylarla nasıl bir model olmalı üzerine çalışıldı. 2010 Haziran ayında yeni bir model oluşturuldu; bu modelin temel kelimesi: ‘Proje’; Proje bazlı hibe modeli. Projeyi işin merkezine koyan bir anlayışla biz yeni dönemi kurduk. Arama konferanslarında KOBİ’lerin neye ihtiyacı var diye sorup aldığımız cevapları grupladıktan sonra programlarımızı oluşturduk. Şu an yürüttümüz 7 tane destek programımız var. Hepsi KOSGEB’e özel; KOBİ’ler ve girişimciler için tasarlanmış programlar. Yeni dönemde destek programlarını; KOBİ’nin kendi problemini kendisinin projelendirdiği, ihtiyaçlarını kendisinin tasarladığı bir hale getirdik. Biz eskiden programlarımızda, desteklediğimiz kalemleri sayardık, şu an desteklemediklerimizi sayıyoruz; destek kalemlerimiz çok çeşitlendi.
KOBİ Proje Destek Programı, KOBİ’nin fonksiyonlarının geliştirilmesi için tasarlanmış bir program. KOBİ; daha iyi pazarlama, daha iyi insan kaynakları, daha iyi finans muhasebe yönetimi, daha iyi ve kaliteli üretim gibi işletme fonksiyonlarını geliştirmesi gerekirse bu programdan faydalanabilir. Bünyeyi güçlendirici organizasyonlardan bahsediyoruz; KOBİ Proje mantığımız KOBİ’ler için bu anlama geliyor. Her üç yılda bir 150 bin TL hibe destek sağlıyoruz. Bir kereye mahsus değil; her 3 yılda bir onlar için ayırdığımız 150 bin TL’yi yeniliyoruz.Ar-Ge İnovasyon ve Endüstriyel Uygulama Destek Programı. Burada da Türkiye’de hiçbir kurumun yapmadığı yepyeni bir şey yaptık. Ar-Ge sürecini ikiye böldük. Birincisi; Ar-Ge’nin yapıldığı süreç, yani prototip ürün ortaya çıkana kadar olan süreç. Ürün ortaya çıktığında KOBİ’lerin nefesi tükeniyor. Bunu seri imalata, ticarileşme boyutuna geçirmek için yeni desteklere ihtiyaç var. 2010’da çıkardığımız programda Ar-Ge inovasyonun devamında Endüstriyel Uygulama Programını uygulamaya koyduk. Bugün Ar-Ge fikri olan bir girişimciyi alıyoruz, şirketini kurduruyoruz, Ar-Ge’sini yaptırıyoruz, ticarileşme sürecinde altyapısını destekliyoruz. Programın toplam bütçesi 1 milyon TL; toplamda yüzde 50’sinin hibe olduğunu söyleyebiliriz.Ar-Ge meselesi ülkenin en önemli meselesi.
KOSGEB 68 ilde, 75 noktada hizmet veren bir kuruluş. Türkiye’de farklı olduğumuz bir noktalardan birisi bu; diğer destek veren kuruluşlar yaygın kuruluşlar değil. Son iki yılda KOSGEB, hizmet verdiği şehir sayısı ve yaygınlık olarak baktığımızda tam iki katına çıktı. Gittikçe yurt sathına yayılan bir anlayışla, esnafın, KOBİ’nin, girişimcinin yanında olmaya çalışıyoruz.Güçbirliği programımız; kültür değişimine ihtiyaçtan kaynaklanıyor. KOBİ’lere rehberlik etmeye çalışıyoruz; KOBİ’leri sahaya itiyoruz. KOBİ’lerin güçlerini birleştirmesini öngörüyoruz. Güçbirliği yapsınlar, daha rekabetçi olsunlar, bu arada ihtiyaçlarını ortak yapılar kurarak daha güçlü halde karşılasınlar, daha ucuza halletsinler istiyoruz. 750 bin TL destek veriyoruz; 250 bin TL’si hibe, 500 bin TL si de faizsiz para. Maalesef ortaklık yapmak bizim ülkemizde KOBİ’ler açısından zor bir durum; bunu aşmak zorundayız. Daha rekabetçi olmak için dünya bunu böyle yapıyor. Daha güçlü sektöre girmek, rekabet etmek anlamına geliyor.
Meslek kuruluşlarının desteklenmesi Türkiye için bir ilkAyrıca Tematik diye bir programımız var. Burada asıl yürüttüğümüz meslek kuruluşlarının desteklenmesi. Meslek kuruluşlarının desteklenmesi Türkiye için bir ilk.
Bütün KOBİ’lere ulaşmak zor ama meslek kuruluşlarını; odalar, borsalar, iş adamı dernekleri, meslek örgütü hüviyetini taşıyan kuruluşları destekliyoruz. Onların üyelerine dönük projelerini; üyelerini geliştirmek, üyelerini büyütmek, üyelerinin farkındalığını artırmak anlamında yapılan projelerini bu yolla destekliyoruz. Yaygınlık ve sayı olarak baktığınızda; bizim hizmet ağımız illerin içindeki KOBİ’lere, girişimcilere diğer kurum ve kuruluşlardan daha yakın.
Girişimcilik Programı en fazla ses getiren programımız. Küçük yaşlardan itibaren çocuklarımızın kendi işini kurma hevesiyle ve düşüncesiyle büyümesi gerekiyor. MEB’le, üniversitelerle, YÖK’le bu konuda birçok işbirliği çalışmamız var. Elimizden geldiğince desteklemeye çalışıyoruz ki bu sürece daha çok katkı sağlayalım. Geçmişten bu yana verdiğimiz girişimcilik desteğinde; yeni dönemde; daha efektif ve daha verimli kullanılmasını sağlayan çeşitli düzenlemeler yaptık. Bir fikrim var iş kurmak istiyorum diyen bir kişiye; 30 bin TL’si hibe, 70 bin TL’si kredi şeklinde; toplam 100 bin TL’lik fon sağlıyoruz. Öncelikle 70 saatlik eğitim veriyoruz. Bir fikrim var diyene rehberlik etmek anlamında; nasıl iş planı hazırlanır gösteriyoruz, iş planıyla iş yapma kültürünü aşılamaya çalışıyoruz. Türkiye’de bugüne kadar 80 binin üzerinde kişiye eğitim verdik. Bu yılın sonunda bu rakamı 100 bin olarak hedefledik, büyük ihtimalle o hedefi geçeceğiz.• Eğitimlere kimler katılıyor, kimler eğitim veriyor?
Herkes katılabiliyor. Eğitimi KOSGEB versin diye sınırlandırmadık. Eğitim verme işini üniversitelere, odalara, belediyelere, il özel idarelerine, kalkınma ajanslarına, İŞKUR’a açtık. Girişimcilik adına bir şeyler yapmak isteyen, katkıda bulunmak isteyen herkese eğitim verme yetkisini bir protokolle veriyoruz. Biz denetim tarafını, işin kalitesini sorguluyoruz, belli kurallar çerçevesinde olmasını öngörüyoruz. Eğitim veren kişinin standartlarını koyuyoruz. Bunların kontrollerini biz yapıyoruz. Eğitim organizasyonunu düzenleyen kurum/kuruluşlarla işbirliği içerisinde bu eğitimleri ve sertifikaları veriyoruz. AB’de eğitim alanların içinden şirketini kuranların oranı yüzde 1,2’dir, şu an bizde bu oran yüzde 5. Bizden destek alarak beş binin üzerinde yeni işletme kuruldu. Bu şu demektir; programdan önce 5 bin kişi iş arıyordu; şimdi beş bin kişinin işi var ve beş bin daha az kişi iş arıyor. Bir şirket ortalama 4 kişi istihdam etse; şu an 20 bin daha az kişi iş arıyor.
Üniversite Öğretim Üyelerini sahaya çıkarmamız lazım• Şirketini kurduktan sonra takibiniz oluyor mu, onlar da bilgi aktarımı yapıyorlar mı?
Bizim çalışma mantığımızda şirketler; her yıl Mayıs ayında bilançoları açıklandığında, KOSGEB’e yıllık bilançolarını, beyannamelerini veriyorlar. Programa katılanlar da işletmesini kurduktan sonra KOSGEB üyesi oluyorlar, otomatik olarak; her yıl bilançolarını veriyorlar. Çevrimiçi sistemimizden KOBİ’lerimizin durumlarını sorgulayıp; kapananlar, açılanlar, büyüyenler, kaç kişi istihdam etmiş, ihracat yapmış mı yapmamış mı gibi soruları kontrol edebiliyoruz. Tabii ki çok büyük bir iş. İmkân olabilse mentorlük de edebilsek; onlara paranın, eğitimin ötesinde işi yaparken de yardımcı olsak, yanlarında olsak. Onlara rehberlik etmek için daha kaliteli insan kaynağı gerekiyor; bunu ülkemiz başarmak zorunda. Buraya çok ciddi yatırım yapılması lazım. Üniversite öğretim üyelerini sahaya çıkarmamız lazım; bilgilerini birikimlerini iş dünyasına yansıtmalarına yardımcı olmamız lazım. KOSGEB olarak üniversite sanayi işbirliği yanındaki en önemli katalizör yapısıyız. Üniversite öğretim üyelerini iş dünyası ile buluşturuyoruz ama bu konuda daha fazla mesafe alınması gerekiyor.
Programlara dönersek; 6. programımız Genel Destek Programı. KOSGEB’in eskiden beri yürüttüğü, konfeksiyon tarzı olarak betimlediğimiz, hiç proje gerekmeyen 13 başlıkta yürüyen bu programı devam ettiriyoruz. KOBİ’ler danışmanlık, eğitim, nitelikli eleman istihdamı gibi konulardan program kapsamında yararlanıyorlar. İsteyen KOBİ’ler istedikleri zamanda bu desteklerden faydalanabiliyor.Son olarak 7. programımız; Gelişen İşletmeler Piyasası Kobi Destek Programı. Daha önceki programları girişimci ve KOBİ’ler, yeni şirketini kuranlar, işini büyütmek isteyenler için yaptık. Bir de KOBİ’lerin içinde belli bir kurumsallığa ulaşmış, artık finansman alternatifi olarak halka arz yapıp hisse senedi satmak istiyorum diyenler olacaktır. Az ama var. Bu anlamda KOBİ borsalarına açılmalarıyla ilgili program çıkardık. Hazırlık aşamasında desteklerini karşılayan, oradaki maliyetlerini karşılayan bir model aslında bu. KOBİ borsasına, halka açılmak isteyen işletmeleri de bu destek programıyla 100 bin TL’lik fonla destekliyoruz.
Özellikle doğal afetin olduğu yerlerde ayrıca Acil Destek Kredisi’ni yönetiyoruz. Örneğin Van’da herkes orayı boşaltırken KOSGEB oradaki bir prefabrik yapıda hâlâ hizmetini sürdüren bir kurum. Bütün bu süreçleri kredi programıyla o bölgenin ekonomisini ayakta tutmak anlamında KOSGEB destek programıyla yapmaya devam ediyor. Bilişim altyapımız sayesinde hızlıyız ve çok çabuk başlayabiliyoruz. Bugünün dünyasında işin hızlı olmasının en temel prensibi bilişim altyapısı.
Rekabetin en temel koşulu:Ne kadar iyisiniz?
• Tüm bu programların dışında KOBİ’lerin küresel pazarda rekabet gücünün artırılması konusunda başka çalışmalarınız var mı?
Uluslararası ilişkileri takip eden bir departmanımız var. Pek çok ülkenin KOBİ’lerini destekleyen kurum/kuruluşları ile özel anlaşmalarımız/protokollerimiz bulunuyor. Oralara KOBİ’lerimizi götürüyoruz; KOSGEB olarak onlara cesaret verme anlamında rehberlik etmeye çalışıyoruz. Yurtdışı iş gezisi başlığında bir desteğimiz var; bunun için proje istemiyoruz. Tek istediğimiz, dünyanın herhangi bir şehrine gezi organize etsinler; fuar, iş görüşmesi/gezisi ayarlasınlar; 10 şirket bir araya gelsin, iş gezisi yapsınlar, her şirketi ayrı ayrı gezi başına 2 bin TL destekliyoruz. Bunun için KOBİ’lerden proje hazırlamalarını istemiyoruz. Genel Destek Programı Kapsamında KOBİ’ler bu destekten istedikleri zaman faydalanabiliyorlar. Bu destek kapsamında KOBİ’leri bir araya getiriyoruz, aralarındaki işbirliğini sağlamaya çalışıyoruz. Bu destek sayesinde KOBİ’lerin cesaretini artırıyorsunuz. Yurtdışına çıkınca dünyaya bütünleşmeye çalışıyorlar; 3 milyon KOBİ’nin nasıl bir potansiyel olduğunu, kendilerinin nerede olduğunu, eksiklerini görme, cesaretlendirme anlamında bu desteğin ciddi katkısı olduğunu düşünüyoruz.
Dünyada rekabet eden yapılara bakarsanız, rekabetin en temel koşulu: Ne kadar iyisiniz? Biz KOSGEB olarak bunun için çalışıyoruz. O cesareti kendinde buluyorsa, iyi üretiyorsa, ürün çıkartıyorsa, marka olma yolunda adımlar atmışsa, o zaman rekabet kendiliğinden geliyor. Daha rekabetçi olmak kavramı aslında ne kadar iyi olduğunuzla alakalı. Bu 7 programda bizim en temel felsefesemiz; aslında KOBİ’lerin daha rekabetçi olması. Bu anlamda da güçlü yapılar haline dönüşmesini istiyoruz; yaptığımız her şey bunun için. KOSGEB projeyi yaptığı işin merkezine koyarak iş yapmaya çalıştı. 1 Aralık 2011 tarihi bizim kırılma tarihimizdir. KOSGEB 1 yıl içinde bilişim altyapısı anlamında çok ciddi çalışmalar yaptı. Gruplama anlamında, bu işin iki tane çok önemli yönü var; birisi KOSGEB’i ilgilendiren servis kalitesi yönü, ikincisi servis alan vatandaşı ilgilendiren boyutu. Bir de üçüncü boyutu var ki o da KOSGEB yönetimine bakan tarafı.
2013’te bulut bilişimibütün sathıyla uygulayacağız
ÇALIŞMA ve sosyal güvenlik bakanlığı bilişim koordinatörü ve SGK Hizmet Sunumu Genel Müdürü Adem Onar, Bilişim teknolojilerini aslında, millli ekonominin kurtuluşuna ve milli ekonominin güçlendirilmesine yönelik tasarladıklarını vurguladı.
• Sosyal Güvenlik Kurumu’nun çok değerli projeleri bulunuyor; vizyonunuzdan söz edebilir misiniz?
Öncelikli olarak 2023 vizyonumuzu bilişim teknolojilerine yansıtıyoruz. 2023 vizyonumuz; milli ekonomimiz açısından büyük önem arz ediyor. Dolayısıyla burada çok önemli kilometretaşlarımız var. Bunlardan en önemlileri arasında; Türkiye’nin özellikle kayıt dışı istihdamını ve sağlıktaki usulsüzlükleri önlemeye yönelik elektronikleşmeyle ilgili projelerimiz bulunuyor. Bu projelerle birlikte biz SGK açıklarını Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 1’i oranına düşürmeyi düşünüyoruz. Bunu nasıl başaracağız? Öncelikli olarak kayıt dışı ekonominin en önemli ayaklarından, kayıt dışı istihdamı bitireceğiz. Arkasından sağlık usulsüzlüklerini; özellikle biyometrik avuç içi damar tanıma sistemi, e-reçete ile önleyeceğiz. Reçete sahteciliğine karşı, Maliye Bakanlığı ile bütünleşik bir şekilde, fatura altyapısını elektronik fatura sistemine geçireceğiz. Dolayısıyla kayıp kaçak usulsüzlükler ve kurumun zaman zaman kamuoyunda da ifade edilen önemli bütçe açıklarına da çare olacağız. Bilişim teknolojilerini aslında, millli ekonominin kurtuluşuna ve milli ekonominin güçlendirilmesine yönelik tasarladığımızı söyleyebilirim. Vatandaşımıza daha da mutlu, müreffeh olması için daha fazla nasıl hizmet verebiliriz diye düşünüyoruz. Bir yandan da hizmet odaklı anlayışımıza engel olabilecek sağlık ve kayıt dışı istihdamı bitirmeye çalışıyoruz. Bu konuda çok ciddi adımlar atıyoruz. Özellikle çok başarılı çalışmalar yapan genel müdürlüklerimiz, bizlere lojistik, stratejik ve mevzuat desteğini veriyorlar. Bizler ekip ruhuyla, birlik beraberlik içinde SGK’da çalışıyoruz. Her bilişim teknolojileri projemizin altında aslında ciddi bir bir mevzuat çalışması var. İş süreçleri, yaşam döngüleri dediğimiz süreçlerimizi canlı tutuyoruz. Bunların güncel ve dinamik şekilde günümüz şartlarına ve 2023 vizyonuna göre de güncellenmesini sağlıyoruz. Kayıt dışı istihdam oranı şu anda yüzde 37’de. Bizler 2008 yılı reformunda da çalıştık biliyorsunuz; bilişim teknolojilerini kullanarak 2008’de yüzde 50 civarında olan kayıt dışılık oranlarını son beş yılda yüzde 37 düzeyine getirdik. Hedefimiz; kayıt dışı istihdamla ilgili altyapı oranını da yüzde 37’den yüzde 15’e düşürmek.
“Milli Belge Editörü’nün acilen açık kaynak olarak yazılması lazım”Türkiye E-Belge Ve Doküman Yönetim Sistemi Çalışma Grubu; tüm bakanlıkların BT’den sorumlu müsteşar yardımcılarından oluşan bir kurul. Ben de Bakanlık Bilişim Koordinatörü olarak Bakanım ve Müsteşar Yardımcım adına bakanlığımı temsilen katılıyorum. 3 temel hususta ısrarcı olduğumu ifade edeyim; Türkiye’nin bir açık sistem doküman yönetim formatı yok. Milli bir belge formatı yok; Türkiye’deki doküman yönetim sistemlerinde birbirinden farklı doküman editörleri çalışıyor. Herkesin ortak kullandığı bir Milli Belge Editörü’nü acilen açık kaynak olarak yazmamız lazım. İki; belge paylaşımından önce belgenin paylaşıldığı ortamın güvenli olmasından söz ediyorum. Ülke güvenliği açısından bazı kurumların bilgileri kritik. Kurum içerisinde donanımsal yazılımsal anlamda güvenliği sağlıyoruz, binadan çıktığı anda bu güvenlik yok. O zaman burada sağladığım güvenliğin ne kıymeti var? Milli internet elektronik omurgasının önemi çok büyük. Kurumlararası bilgi belge paylaşımının milli internet elektronik omurgası üzerinden olması lazım. Üç; milli elektronik omurganın, milli yazılım katmanı üzerinden sağlanması lazım. Paydaşlar olarak baktığımız zaman biz dünyanın en iyilerini üretsek bile dışarı çıktığımız anda milli elektronik omurgamız yok, milli güvenli yazılımımız yok; demek ki bilgi güvenliğimiz yok.
“Yatırımlarımızla kayıt dışı ekonomi ve istihdamı bitirmeyi hedefliyoruz”8 ay içerisinde 100 milyon TL’lik BT yatırımı yaptık; e-devlet’e geçirmediğimiz hiçbir uygulama kalmadı. Mobil uygulamalar dahil altyapıları tamamlamış bir kurum olacağız. Mobil imzalı e-devlet sistemini sağlıyoruz. 2013 yılında da Türkiye’ye en az 150- 200 milyon TL’lik BT yatırımını yapma sözü veriyoruz. 2 yılda 300 milyonluk BT yatırımını tamamlamış olacağız. Karşılığında en az 100 katını alacağız. Neden? Bu yatırımlarla kayıt dışı ekonomi, kayıt dışı istihdamı bitirmeyi hedefliyoruz. 100 katını alacaksan 1 tane yatırmaz mısın? Özel sektörün ayakta durmasını, özel sektörün önemini biliyoruz. Devletle özel sektör bir kuşun iki kanadı gibidir. Biri kanat çırparken öbür kanadınız olmazsa motivasyonunuz, verimliliğiniz olmaz. 2013 vizyonumuzda; Avrupa’nın ve dünyanın en büyük kamusal veri merkezini kurmuş ve bulut bilişimi en üst düzeyde uygulamış olacağız. Batıkent’e dünya çapında, yaklaşık 60 dönümlük alan üzerine Avrupa’nın en sayılı bilişim kompleksini, bilişim yerleşkesini kurmayı palnlıyoruz.. Bu anlamda çok ciddi yatırımlar yapılıyor, ihaleler tamamlandı, inşaat aşamalarına geçildi. 2013 SGK’nın gelecek 20 yılının temellerinin atıldığı bir yıl olacak. Kısacası; özlediğimiz olması gereken SGK’nın temellerini atmayı düşünüyoruz. 20 yılda değişiklikler olabilir ama omurgayı böyle planlıyoruz. Sağlık ve sigorta yazılımları konusunda milli markalar çıkaracağız.
• Sosyal Güvenlik Reformu’nun faydalarından bahseder misiniz?Bilişim teknolojilerinde neden bu kadar önemli yatırımlar yapıyoruz? Davamızın büyüklüğünü anlatırsak bilişim teknolojilerinin ve yatırımlarının büyüklüğü de ortaya çıkacak. 2009 yılında sosyal güvenlik açıklarının milli gelire oranı yüzde 3’tü, Sosyal Güvenlik Reformu’nu yaptık; son dört senede yüzde 1,5’a düştü. Dolayısıyla bu ivmeyi durdurmayacağız; yüzde 1 düzeyine çekeceğiz. Biz burada özellikle elektronikleşmeyle bunu sağlayacağız. Tüm sigorta uygulamalarının yeniden ele alındığı çok önemli bir sosyal güvenlik bütünleştirme projemiz olacak.
Kendi yazılımlarını kendisi yazan kurumuz• Bu proje ne zaman başlayacak?
2013 yılında analiz aşamalarına başlanacak. Türksat ile bunun protokolünü yaptık; iş planlarımız çıkarılacak. 2013 yılı sigorta yatırımlarının da tek çatı altında toplanmasına dair çalışmanın başlangıç yılı olacak. Bildiğiniz gibi, devredilen 3 büyük kurumun; Emekli Sandığı, SGK, Bağkur’un 2008 yılındaki reformda bilişim bütünleştirmesini yapmıştık, elektronik altyapılarını birleştirmiştik. Şu anda da sigorta yazılımları altyapılarını birleştireceğiz. Örneğin; kayıt dışıyla mücadele ediyoruz. Maliye’yle konuşmamız gerekiyor; bunun için de bu bütünleştirme sisteminin yeniden tek bir yazılım anlamında bitirilmesi gerekiyor. Türkiye’de sosyal güvenlik anne karnındayken başlıyor. Anne karnından ölümden sonraki hak sahipliği süreçlerine kadarki insanı ilgilendiren tüm hayat döngülerini her an izleyen, etkin verimli hale getiren dinamik bir iş süreç yönetim sisteminden bahsediyoruz. 50 yıllık sadeleşmemiş geçerliliğini kaybetmiş mevzuatları tekrardan güncelleştireceğiz, tüm iş süreçlerini elektronik ortama aktaracağız. Daha sonra sadeleşmiş mevzuatları dokümante ederek ve tüm iş süreçlerini en iyi uygulamalar doğrultusunda belirleyip, yazılım geliştirme süreçlerini de CMMI 5 düzeyine çıkartacağız. Personelimizin eğitimlerini tamamlayacağız. Kendi yazılımlarını kendisi yazan bir kurumuz biz. Donanım hariç her şeyi kendimiz üretiyoruz diyebilirim. Dolayısıyla bunları da düşündüğümüz zaman kendine yeter bir kurumuz. Zaman zaman sorulur; yok mu Türkiye’de bir babayiğit uluslararası marka çıkaracak diye? Biz o’yuz. Biz uluslararası sağlık ve sigorta yazılım markalarını dünyanın en ileri ülkelerine de yetecek şekilde tasarlıyoruz. Şu an iki büyük iddiamız var: Bu konuda dünyanın en ileri ülkeleri İsveç ve Estonya’yı geride bırakacak, çalıştığımız elektronik Hastane Eczane Optik Sistemi 75 milyonun ihtiyacını karşılayacak şekilde olacak. Bunun üzerinde de sağlık usulsüzlükleriyle ilgili veri ambarları da var, büyük veriden bahsediyorum.
• Büyük veride ne aşamadasınız?Sayısal anlamda en büyük projelerden Sayısallaşma projemiz var. Takribî 100 yılllık bir tarihçemiz olduğunu düşünürsek, 2,5 milyar evrağı 1,5-2 yılda sayısallaştıracağız. Bazı kurumlar sayısallaşma yapıyor; bunu eleştiri olsun diye söylemiyorum, yanlış olduğu için söylüyorum. Dosya planı standart değil, taradığı şeyi başka kurumla paylaşacak durumda değil ve taradığı şeyi başka kurumla paylaşamıyor, neye göre konuşacak?
Dünya markası olacağız
• Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, ne yapmalı?
Acilen milli elekronik omurganın kurulması gerek. Türksat’ın milli internet omurgasını tüm kamu kurumlarını kapsayacak şekilde kurması gerekiyor. Kamusal ağ çok acilen kurulmalı; bu görev kanunen Türksat’ındır. Biz FATİH Projesi ile birlikte tüm SGK altyapısını PARDUS’a geçirmeye ve TÜBİTAK’a kapımızı sonuna kadar açmaya hazırız.
SGK’nın her konuda öncü bir kurum olduğunu düşünüyoruz. Dünyanın bütün en iyi teknolojilerini yazılım donanım anlamında araştırıyoruz. Örnek aldığımız model yok, çünkü biz herkes bizi örnek alsın diye en iyi model olmak üzere çalışıyoruz. Motivasyonumuz bizim böyle. Dünyadaki en ileri teknolojilerden Türkiye’ye özgün, dünyanın da örnek aldığı en iyi modeli oluşturmaya çalışacağız. Daha sonra sağlık uygulamaları, sigorta uygulamaları anlamında dünya markası olacağız. Türkiye’nin kaçırdığı trenlerden biri Sanayi Devrimi trenidir ama yakaladığı ve hatta dünya çapında öncü olacağı trenlerden biri de yazılım ve hizmet sektörü trenidir; sağlık ve sigorta yazılımlarımızı ki mobil uygulamalarla en ileri düzeye taşıyacağız. Böylece Türkiye’de e-devlet gelişecek. E-devlet’in yeteri kadar gelişmeme sebebi mobil devlet uygulamalarının, mobil erişim maliyetleri anlamında pahalı olması. Hem de mobil uygulamalarda, devletin en önde olması gereken vagonken en arkada durması. Bütün uygulamalarımızı eş zamanlı olarak mobil ortamlara taşıma sözü veriyoruz; kendi yazılım gruplarımızla bu uygulamaları yapıyoruz. Çok kritik uygulamaları da çok kısa zamanda duyacaksınız mobil ortama geçtiğimizde. İhtiyacı olabilecek kurumlara da bu tecrübelerimizi, birikimimizi aktaralım istiyoruz. Elde ettiğimiz tecrübeyle bir anlamda mobilite, mobil imzayı da sağlayacağız. Bizim iddiamız; elekrtronik belge yönetim sistemlerini sayısallaşmayla beraber Türkiye’de artık tek bir yazılım altyapısıyla sağlamak.
• Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın aynı zamanda Bilişim Koordinatörü’sünüz. Bakanlığın diğer kurumlarıyla olan bütünleşmesi şu anda ne durumda?Çok güzel bir uygulamayla örneklendirelim: Biz kayıt dışı istihdamla mücadele bilgi sistemini kurduk; bu bilgi sisteminde bakanlığımızın merkez birimlerinin tüm denetçileri; İş-kur ve SGK’nın bilgi işlem başkanları ve ekipleriyle yaklaşık 7-8 aylık güzel bir çalışma yaptık.
SGK’nın kayıt dışıyla mücadeleyle ilgili sorumlu genel müdürlükleri de büyük özveriyle çalıştı. Özellikle sahada çok önemli imzalar attılar. Biz yanlış olduğu için ifade ediyoruz, kimseyle alıp veremediğimiz yok. Örneğin bazı iş yerleri var; 5 kişiyi çalıştırıyor gibi gözüküyor, ödediği elektrik faturası 50 kişilik. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede ve kayıt dışı ekonominin en önemli başlığı olan kayıt dışı istihdamla mücadelede Risk Odaklı ve Sürekli Denetim Sistemleri ve Büyük Veri (Big Data) teknolojileri kullanılarak başta Maliye Bakanlığı olmak üzere kayıt dışı istihdamla mücadelede tüm paydaş kurumlarla bütünleşik olacak şekilde diğer işbirliği yaptığımız bakanlıklarda da milli ve güvenli bir iletişim omurga altyapısı kuracağız. Kayıt dışı istihdamla mücadelede beklentimiz; 3 yıl içerisinde rakamsal anlamda en az 27 milyar liralık katkı sağlamak ve 2023 yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri olacak Türkiye ekonomisinde SGK bütçe açıklarını GSYMH’ nın yüzde 1’i düzeyine getirmek.
Bu konuda kararlıyız; sıfırlamak mümkün olmasa bile, sıfıra yakın tek haneli rakamlara indirmeyi planlıyoruz. Bilişim teknolojileri anlayışımızın, bütün yatırımlarımızın ve vizyonumuzun bu olduğunu ifade edeyim. Neden bu kadar büyük projeler yapıyoruz; görev bu çünkü. Sağlık usulsüzlüğünü ve sigortada kayıt dışılığı bitirmek ülke ekonomisini şaha kaldıracak iki kritik proje. Örnek aldığımız insan tabii ki kurum başkanımız Fatih Acar. Her an güç alıyoruz, güç veriyoruz.
• Dünyanın sayılı bulut bilişim altyapısı projesinin 2013 vizyonunuzda olduğunu söylemiştiniz.BT’yi belinden kavradık. 2013 şu ana kadar yaptığımız yatırımların belki 2 katını yapacağımız bir yıl olacak. Bulut bilişimi de hedefleri açısından bağlayacak olursak; bu vizyondan sonra; biz 2013’te bulut bilişimi bütün sathıyla uygulayacağız. Biz ağı da (network) bilgisayar olarak görüyoruz. Güçlü, kesintisiz, yedekli bir ağın bilgisayar kadar önemli olduğuna; ağ bilgisayardır mantığına inanıyoruz. Hizmet kalitesini yükseltmek amacıyla tüm birimlerimizi tek şeritli, hızlı ve kesintisiz hizmet veren otobanlar haline getirdik. 117 bölgede bütün illerimizde ve bütün sosyal güvenlik merkezlerimizde geçmiş durumdayız. Şu anda tüm illerimizde ve büyük ilçelerimizde bunun üzerinden her türlü yeni yazılım uygulamaları eğitimleri veriyoruz. Sadece BT eğitimleri değil, mevzuat eğitimleri, kurumsal her türlü insan kaynağı ile ilgili eğitim ihtiyacımızı kurduğumuz video konferans ile sağlamaya başladık. Hatta kurum başkanı, yönetim kurulu üyeleri video konferans ortamında görüşmeler, toplantılar yapıyorlar.