Türkiye olarak bu programa girip girmediğimiz hakkında kamuoyunda açık bir bilgi yok. Ne olursa olsun, bu programa ayak uydurmamız gerekiyor. Çünkü taa Mart 2001’deki aksak koalisyon, ölüm döşeğindeyken, “Avrupa Birliği Müktesebatının Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı”na şu paragrafı eklemişti:
“Hükümetimiz, AB çerçevesinde başlatılan ve yürütülmekte olan eAvrupa girişimini desteklemekte ve bu girişime katkıda bulunmak istemektedir. Türkiye’de Bilgi Toplumu’nu oluşturmak amacıyla eTürkiye girişimini başlatıp, yönlendirmeyi ve Avrupa Birliği’ndeki çalışmalarla eşgüdüm sağlayacak bir kurumsal yapıyı, ilgili sektör, akademik çevreler, sivil toplum örgütleri ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde oluşturmayı hedeflemektedir.”
İşte o zamandan beri Türkiye, siyasi iniş-çıkışlara rağmen, en azından BİT’le kalkınma konusunda AB’nin izini sürdü. Ama, hep eksik veriyle yaptı bunu. TÜİK Başkanı’nın “bile” yakındığı bir konu oldu! Eh, Açık Veri diye bir kavram olmazsa, buna uygun mevzuat da “sıfır” ise, olacağı bu...
Dijital Türkiye Platformu tarafından hazırlanan “Avrupa Dijital Gündemi’ne Uyum Projesi”ne göre, ilk yapılması gereken şey şu: Kamusal veri kaynakları açılmalı... Önündeki engel, mevcut yasalar: Bir kamu görevlisi, kamusal bir veriyi 3. şahıslara veya bir başka kamu kurumuna açamaz... Ülkemizdeki en büyük veri kaynağı olan kamu verileri kamuoyuna kapalıdır. e-Devlet Kapısı ve Mobil Harita Yapım Sistemi gibi uygulamalar olumlu adımlar ama hiç yetmez. Çünkü küresel göstergelere Türkiye “yeterli” veri sağlayamıyor ve belki de hak ettiğimiz puana sırf bu kapalılık yüzünden erişemiyoruz?