“Araç içi ağların hepsi aynı şekilde oluşturulmuyor. Bu nedenle saldırganlar, daha az savunma barındıran eğlence sistemleri gibi servislerde açık arayabilir ve bunları kullanarak araç içi ağ üzerinden daha kritik sistemlere erişim sağlayabilirler. Bilişim teknolojileri, öngörülemeyen durumlarda başarısız olmaya daha fazla meyillidir. Sürücüsüz bir araçta Wi-Fi sisteminin kesintiye uğratılarak sürüş sistemlerinin çalışamaz hale getirilmesi tolere edilebilir bir durum değil. Sürücüsüz araçlara yönelik fidye ve casus yazılımlar ile yapılabilecek saldırılar da ciddi riskler doğurabilecek. Araç içi bilgilendirme ekranını kullanarak bir haklayıcının, aracı bloke ettiğini ve tekrardan normal şekilde çalışabilmesi için fidye istediğini düşünün. Ayrıca aracınız üzerinden sizinle ilgili veri ve bilgileri elde etmek de onlar için cazip olabilir. Sürücüsüz araçlar büyük miktarda veri toplar ve hakkınızda çok şey bilirler. Bu bilgilerin içerisinde en çok gittiğiniz yerler, seyahat güzergâhınız, yaşadığınız yer, nerede neler satın aldığınız, sizinle kimlerin seyahat ettiği bilgileri de bulunur. Bu detayları bilen haklayıcılar, bilgileri suç çetelerine satarak evinize hırsızlık için girmelerine yardımcı olabilir. Bu nedenle üreticilerin, internet güvenlik endüstrisi ile ittifak içine girmesi herkesin yararına olacak. Ayrıca üreticiler, araçlarındaki ağ bağlantılarının sağlamlığını garantiye almak için araçlarının satıldığı her yerde teknoloji ve iletişim tedarikçileri ile birlikte çalışmalı. Düzenleyici kurumlara da bu konuda önemli görev düşüyor. Etkili güvenlik teknolojilerinin bu sistemler içerisinde kullanılmasının düzenleyici kurumlar tarafından zorunlu hale getirilmesi gerek.”