“Projektör; hem kurumsal hem perakende pazarında öne çıkıyor. Sinema ürün ailemiz sürekli gelişiyor ve bunlar, evde eğlence trendlerindeki değişim ışığında ev pazarına ciddi giriş yaparken, örneğin kafeler gibi işletmelerin de tercihi oluyor. Video projektörde en büyük müşterimiz ise eğitim kurumları. FATİH Projesi aslında talebi olumsuz etkiledi ve devlet kurumları, proje kapsamında kendilerine hazır paket geleceği için projektöre yatırım yapmıyor. Ama üniversiteler, özel okullar, dershaneler yatırımı kesmiyor.”
Maliyet duyarlılığı her üründe ön planda
Kanat’a göre, gerek eğitim kurumları gerekse şirketler, özelliklerine göre projektör seçiyor ve öncelikleri de fiyat değil, kablosuz ve geniş görüntü veren modeller. Yazıcıda da kullanıcı tercihinde belirleyici unsur, yazıcı özelliklerinden ziyade baskı maliyeti ve Epson burada 2 yeni ürün grubuyla var. Bunlardan bir tanesini ‘küresel bir ilk’ olarak tanımlayan Kanat, şu detayları paylaştı:
“Bu ürün birçok ülkede satışta değil. Türkiye ise nisan ayından beri satış yapılan az sayıdaki ülkeden biri. Bu yazıcılarda sistemin temeli; yanında yer alan, içinde mürekkep için 4 ayrı renge yönelik, her biri 70 ml’lik hazneler bulunan tank. Bunları doldurup kullanmak, ucuz baskı yapmayı sağlıyor. Epson, 1,5 yıl önce bu ürünleri önce Uzakdoğu pazarında, ardından Rusya’da satmaya başladı. Türkiye’den ise Balkanlar’a yayılıyor. Ocak ayında bu yelpaze, yeni ürünlerle zenginleşecek.”
Bazı küresel araştırmaların aksine, Türkiye gibi ülkelerde baskı ihtiyacının hiç azalmadığına, sadece cihaz ve baskıda beklentilerin arttığına dikkat çeken Kanat’a göre, bir tarafta da baskı maliyeti ön plana çıkıyor. Üreticiye en büyük maliyet olan baskı kafası ve kartuşların, doğal olarak tüketiciye de yansıdığını belirten Kanat, baskı talebi yüksek Türkiye gibi ülkelerde Epson’un farklı bir strateji ile ilerlediğini söyledi. Böylece kendi tanklı yazıcılarını üretmeye başlayan şirket, yazıcının üzerindeki baskı kafaları ışığında kullanıcıya sistemi de istediği gibi değiştirme, örneğin kartuş yerine tank bağlantısı kurma imkanı sunuyor. Perakende zincirleri ile çalıştıklarını, bayi kanalının da önemli olduğunu söyleyen Kanat, bu yeni teknoloji için bayileri, bilgisayar firmaları ve sektör bazlı tanıtımlara önem verdiklerini vurguladı. Modellerden biri olan 6 haznesi ile 6 renkte baskı sunan, amatör-üstü fotoğrafçıları hedefleyen ürünlerini örnek gösteren Kanat, yeni ürünleri ile ilgili de şu detayları paylaştı:
“Cihaz ve sunduğu faydalar ile ilgili her sektörde her ölçekte şirkette farkındalık yaratmaya önem veriyoruz. Kullanıcılar daha fazla özellik istiyor ve Ocak ayında pazarda olacak yeni modellerimiz bu ihtiyacı karşılayacak. Bu cihazlarla özellikle kurumsal pazarda ciddi bir noktaya ulaşmış olmayı hedefliyoruz. Çünkü bu, başka hiçbir markanın henüz sunamadığı, kendi geliştirdiğimiz bir baskı yapısı.”
Epson’un 2013 hedeflerinde, yoğunluğu azalmayan Ar-Ge çalışmalarının meyvelerini toplamak, yeni modellerle zenginleşecek yazıcı grubuna ek olarak, profesyonel pazarda daha önce girilmemiş alanlara girme hedefi var. Kanat buna örnek olarak, geniş boyut baskıda doğrudan kumaş üzerine baskı yapan tekstil makinelerini gösterdi ve ekledi: “Aralık ayında bir reklamcılık fuarında bu cihazın küresel tanıtımı yapılacak. Ardından, hiç bulunmadığımız bazı sektörlerde de ürünlerimiz gelecek.”
Japonya merkezin Türkiye takibi
Epson, cirosunun yüzde 7’sini Ar-Ge çalışmalarına ayırırken, Sevil Kanat’ın verdiği bilgiye göre, günde 20 patent üretiyor. “Teknoloji üretmek mi, yoksa üretilmiş olana marka koyup satmak mı?” sorusunu soran Kanat, yanıtını da şöyle verdi:
“İkisinin de avantaj ve dezavantajları var. Bir tarafta maliyeti göze alıp sürekli üretiyor olmanız lazım, ki biz böyle yapıyoruz. Bir taraftan da, bu teknolojileri güçlü pazarlamanız gerek. Her zaman teknoloji sağlayıcı olduk. Ama şu anki stratejimizle; kendi Ar-Ge’mizi başka şirketlere verip onların markalarıyla satmaktansa, birçok şeyi kendi markamızla üretiyor, çok farklı sektörlerde genişliyoruz. Örneğin fotoğraf sektöründe çok profesyonel segmentte bir ürünümüz çıkacak 2013’te. Böylece sağlayıcı olduğumuz bir alanda yerimizi alacağız. Japonya merkez Türkiye pazarına büyük önem veriyor. Hollanda merkezli EMEA bölgesindeyiz, ama Japonya ana ofisi tarafından bölgede takip edilen birkaç ülkeden biriyiz.”