Türkiye’nin, okuduğunu anlama puanı 227, OECD ortalamasının (268) altında. Aradaki farkı, diğer bütün OECD ülkeleri dolduruyor. Biz, Şili’nin altında, Endonezya’nın üstündeyiz. İşin daha da acı tarafı, okuduğunu anlamadaki yüksek ve en yüksek 4-5’inci basamaklarda en en alttayız: Yetişkinlerimizin sadece % 0.5’i bu düzeyde. Yetişkinlerin % 11.5’u Üçüncü Düzey’de.
Sayısal becerilerde de Türkiye 219 puanla, OECD’nin 263 puan ortalamasının altında.
2015’te yayınlanan OECD Küresel Temel Beceriler raporunun yazarları Eric Hanushek (Stanford) ve Ludwig Woessmann (Münih) diyorlar ki: “Zayıf eğitim politikası ve uygulamaları, bir çok ülkeyi sürekli bir ekonomik durgunluğa mahkum ediyor. Eğitimi iyileştirmenin uzun vadeli ekonomik kazanımları müthiş olacaktır. Eğitimin düzeyi, ülkelerin yaratacağı refahın gücünü anlamak için güçlü bir tahmin unsuru olacaktır.”
Buna, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser’in sözlerini de eklersek: “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu cari açık problemi, sadece bir enerji sorunu değil, aynı zamanda bir rekabet edebilirlik problemi. Bu hikaye son kertede yatırım ortamının ve eğitim sisteminin kalitesine, sahip olduğunuz becerilere, kurumlarınızın kalitesine, hukuk devletine bağlıdır.” (Hürriyet,06.06.15)