“Global biyoteknoloji sektörü büyümesindeki yavaşlamanın, büyük ölçüde maliyetlerin azaltılmasına yönelik çabaların sonucu olduğunu gözlemliyoruz. Buna karşılık sektör, 2016’da devam eden ödemeler, düzenlemeler ve politik belirsizlikler karşısında önemli bir direnç de sergiledi. Yeni kurulan biyoteknoloji şirketlerinin yüklü miktarlarda girişim sermayesi çekebilmesi ile birlikte Ar-Ge’ye rekor seviyede yatırım yapılabilmesi, sektörde büyümenin hızlanacağının da işareti. Biyoteknoloji sektörü, veri analizi ile desteklenen bir klinik bilim olma yolunda ilerliyor. Bu nedenle biyoteknoloji şirketlerinin de yeni teknolojileri ve işletme modeline ilişkin inovasyonları benimseyerek, büyümeyi sürdürülebilir kılmaları şart.”