Aksu’ya göre bu, son derece haklı ve verimli bir talep. Ama bu talebin halihazırda iki karşı argümanı da var. Birisi güvenlik, diğeri ise yetersizlik. Aksu’ya göre, kurumlarda mobil uygulamalar geliştirecek yeterli eleman bulunmuyor. Bu nedenle gelecek yıllarda en çok ve en hızlı gelişecek alanların başında bu geliyor. Güvenliğin de bir şekilde çözüm bulması gereken bir unsur olduğuna dikkat çeken Aksu, yapının iş süreçlerine etkilerini şöyle anlattı:
“Hayat mobil ortama kayınca, süreçlerin daha hızlı akması mümkün oluyor. Özellikle onay süreçlerinde ciddi iyileştirmeler görülecek. Diğer yandan, müşteriyle temas noktalarında iyileştirmeler görülmesi de muhtemel. Hatta tablet bilgisayarlar ekranında müşteri ile satış temsilcisinin teklifi, ürünü, hizmeti birlikte şekillendirmesi mümkün olabilecek. Bunlar yararlı ve müşteri odaklı gelişmeler.”
İş süreçlerine kapsamlı etki
Çoğu zaman mobil kullanımın yan etkisi; iş hayatı ile özel hayatın sınırlarının karıştığı ve çalışma saatlerinin dışında da iş yapıldığı, daha doğrusu şirketin böyle bir beklentisinin oluştuğu şeklinde gösteriliyor. Aksu da bu durumu onaylamasına rağmen, eklemeden geçmedi: “Ancak bu konuyla ilgili yazılı ve bağlayıcı bir prosedürü veya yönetmeliği olan bir kuruma da henüz rastlamadım.” Yani görünen o ki, aslında bu kültürel bir değişim ve kişisel bir tercihten başka bir şey de değil. Aksu, “Dürüst olmak gerekirse, internet erişimi olan kurumsal çalışan da mesai saatleri içinde internet bankacılığı, e-ticaret, konser rezervasyonu ve benzeri pek çok özel işini hallediyor” eklemesini yaptı.
Mobil cihazların iş süreçleri üzerinde bir önemli etkisi, mobil cihazların aralarındaki iletişim ve etkileşimden yararlanmanın mümkün hale gelmesi olacak. Bu arada, örneğin sigorta sektöründe kaza sonrası arabanın fotoğrafını mobil cihazla çekerek sigorta sürecine kanıt oluşturmak gibi mobil cihazların ses ve görüntü özelliklerinden de giderek daha fazla yararlanılması, farklı sektörlerde uygulamaların değişmesi ve gelişmesi sonucunu getiriyor. Sahada çalışanı çok olan sektör ve şirketlerde akıllı telefon ve tablet bilgisayarların faydası ve iş süreçlerine sağladığı verim de çok büyük oluyor. Bu yapıyı tam anlamıyla kurgulamayı başaran şirketler, Aksu’ya göre, saha elemanlarının konumu ışığında örneğin lojistik optimizasyonlar yapma imkanına kavuşabilir. Bu da, hem bireysel hem de kurumsal verimliliği artıran bir sistemi beraberinde getiriyor.
“Büyüyen ekonomi, bilişim sektörüne de yansıyacak”Bilkom Satış Direktörü Fikret Ballıkaya’ya göre, Batı ülkeleri yaşlanırken, Türkiye’nin geleceğin büyük ekonomileri arasında yer alacağını öngörmek zor değil. Toplam nüfusun yarıya yakınını oluşturan genç kitlenin, dinamik ve yenilikçi sektörlerde istihdam edilmesi ile Türkiye’nin 2023’te çok canlı ve güçlü bir ekonomik duruşa sahip olacağı yorumunu yapan Ballıkaya, şöyle devam etti:
“Rekabet ortamında sağlanacak ekonomik gelişimde, bilişim sektörü de önemli rol oynuyor. Mobil teknolojileri ve interneti yaşam tarzı olarak kabul eden Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu da bu değişimde önemli bir rol alacak. Öte yandan, finans sektörü başta olmak üzere birçok sektörümüzdeki şirketlerimizin, teknolojinin sunduğu avantajların farkında olduğunu unutmamak gerek. Büyüyen Türkiye ekonomisinde, bilişim sektörü tüm bu yansımalardan olumlu yönde etkilenecek.”