Ölçmenin hem şirketi hem de sektörü tanımaya imkan sağladığı gerçeğinden yola çıkınca, OT/VT uygulamalarının hayati yapısı da kendini gösteriyor. Bu yapı, kullanıcı şirkete kendini ölçme avantajı sağlarken, gelişen teknoloji ve mobil uygulamaların yükselişi ışığında, aynı paralelde hızlı bir gelişimi de sunuyor. Gartner Türkiye Yönetici Ortağı Halil Aksu’nun da belirttiği gibi, OT kısmı da VT kısmı da yeni kuşak teknolojilerle yakınsayacak. Yani bir yandan mobil cihazlar, diğer yandan yeni kuşak sensörler ve bunların sınırsız ve şeffaf iletişim altyapısının uyumu söz konusu olacak.
OT/VT uygulamaları bazı ihtiyaçları ile bazı sektörlerde öncelikli olarak başladıysa da, Aksu’nun dikkat çektiği gibi, bugün tüm sektörlerde kendine yer bulabiliyor. Aksu bu gelişimi, “İlk akla gelenler dağıtım, lojistik, perakende gibi sektörler oluyor. Son 20 - 30 yıldır bu teknolojiler bu alanlarda çok yaygınlaştı. Ama bundan sonra tarım, sağlık, eğitim, emniyet, telekom, bankacılık, ilaç, spor, turizm, taşımacılık, havacılık ve akla gelebilecek pek çok sektörde kullanılabilir” sözleriyle özetledi. Bu yayılımın temel sebebi, bir taraftan OT/VT yapısının ucuzlayacak olması, bir yandan da iletişim imkanlarının yepyeni senaryoları mümkün kılacak olması. Aksu bu gelişimi, “Toplanan ve taşınan veriler iş süreçlerinin bütünleşik parçası haline gelecek ve böylece gerçek zamanlı iş modelleri mümkün olacak” sözleriyle tanımladı.
Faydalar bunlar, peki ya bunu yapmayanların, OT/VT’ye mesafeli kalanların akıbeti? Şu bir gerçek ki; sensörlerden, mobil cihazlardan ve bunların bütünleştirildiği gerçek zamanlı süreçlerden nasibini almayan, yani bunları kurgulayamayan şirketler, bunları yapabilen şirketler karşısında rekabet gücünü yitirecekler. Aksu’nun tabiriyle ‘demode’ olacaklar, müşteri memnuniyetini sağlayamayacak, operasyonel verimlilik hedeflerini tutturamayacak ve genel iş tempoları da diğer kurumlarınkine yetişemeyecek. Sözün özü, ‘Ne gerek var ki OT/VT’ye?’ diyenlerin işi bir değil, birkaç başlıkta pek zor olacak.