Esneklik ilk sırada
Yöneticilere ‘mobil çalışmayı en iyi ifade eden ilk üç kavram’ sorulduğunda ilk sırayı yüzde 57 ile esneklik aldı. Bunu yüzde 38’le sorumluluk ve yüzde 30 ile etkin teknoloji kullanımı, yüzde 25 ile de özgürlük izliyor. Araştırmaya katılan 4 yöneticiden 3’ü işyeri dışında çalışan bireylerin zaman planlaması yapabilmesini önemli görüyor. Mobil çalışmanın, yüzde 66 oranıyla aile ile daha çok zaman geçirme olanağı vermesi ve yüzde 58 ile iş stresini azaltıyor olması ile çalışanlar için önemli birer avantaj. Ancak, bu konudaki sorun; her saat ulaşılır olmaktan duyulan rahatsızlık.
Tatil yok, 7/24 esas
Firmasının mobil çalışma olanağı sağlamadığını söyleyen yöneticiler, bu olanağa sahip yöneticilerle hemen hemen aynı yüksek oranlarda iş saatleri dışında müşterilerinden veya yöneticilerinden gelen telefonlara, e-postalara bakıp cevap veriyor. Yöneticiler mesai saatleri dışında veya tatilde de iş telefonlarını asla kapatmıyor.
Haftanın bazı günleri sabit çalışma saatlerine sadık kalarak ofis içinde, bazı günleri de mobil olarak ofis dışında istediği bir yerde çalışabileceği şirketleri tercih edenler, mobil çalışma olanağı olsun veya olmasın dörtte üç gibi çok yüksek oranlarda. Bu oran, firmaların mobil sisteme geçmeyi planlaması için de sağlam bir gerekçe olarak görülüyor. BAREM’in görüştüğü yöneticilerse ortalama haftada ancak bir gün dışardan çalışabiliyorlar. Satış ve pazarlama ise mobil çalışmaya en uygun bulunan departmanlar.
Mesai saatleri dışında, hafta sonları ve tatillerde müşteri ve yöneticilerinden gelen telefon ve e-postalara cevap verenlerin oranı, araştırmaya göre, yaş ve kademe yükseldikçe artıyor. Buna paralel olarak, her zaman ulaşılır olmaktan rahatsız olmak da, yaş ve kademe düştükçe artıyor. Bu durum; işe önem verme, sorumluluk sahibi olma gibi özelliklere dayandırılabilir, ancak 35 yaş altı neslin iş ve özel hayatı ayırma tercihinden de kaynaklanabileceğini unutmamak gerek.