Türkiye’ye yapılan siber saldırılar teknik olarak DNS Amplifiation (DNS yansıması) saldırısı sınıfına giriyor. Bu saldırı türünde saldırganlar, bozuk konfigürasyonlu DNS sunucularını kullanarak saldırı noktalarına büyük boyutlarda trafik yönlendirmesi yapmaktadırlar. Saldırı noktasının trafik limiti, mesela ODTÜ sunucuları, gelen trafiği kaldıramayacak kadar dolunca da saldırı başarıya ulaşmış oluyor. Bu tespiti yapan Egemen Taş, sözlerine şöyle devam etti:
NATO ile entegre olmalıyız
“İnternet üzerinde saldırıda kullanılacak 30 milyona yakın açık DNS sunucusu var ve bunların yaklaşık yüzde 95’i saldırılarda kullanılabilecek zafiyetlere sahip olabilir. Siber dünyada sınır yok. Yani bu saldırı sunucuları dünyanın herhangi bir yerinde olabilir, sadece Türkiye içinde değil. Dolayısıyla sadece Türkiye içinde yapılabilecekler ile kesin çözüm almak mümkün olmayabilir. Bunun çok organize olmayan ve kaynakları olmayan küçük gruplar tarafından yapılamayacağını düşünüyorum. Devlet dışı aktörlerin bu tür saldırılara karşı yapabilecekleri pek bir şey yok. Sadece Türkiye’de önlem alarak kesin çözüme ulaşılması pek kolay değil. Saldırıda kullanılan DNS sunucularına proaktif müdahale ekipleri kurulması ve müttefik ülkeler ile koordine bir şekilde bu sunuculara müdahale edilmesi gerekli. Unutmayalım ki, 25 milyon potansiyel sunucudan bahsediyoruz. NATO’nun siber saldırı cevap kabiliyeti ve Türkiye’nin buna ne kadar entegre olduğunu görmemiz lazım. Bankalara yapılan saldırıların etkisi servisleri kullanamamak şeklinde olur. Bu müşterilerin yatırımlarına ve birikimlerine yönelik bir saldırı değil. Dolayısıyla bankalara karşı DDoS dışında başarılı bir saldırı olasılığını düşük görüyorum.”