Bilişim teknolojileri açısından bakıldığında Türkiye ne yazık ki donanım üretiminde treni kaçırdı. Yazılım üretim açısından bakıldığında da durum pek parlak görünmüyor. Mevcut koşullar çerçevesinde ülkemizin bundan sonra bir dünya markasına dönüşebilme şansı da çok düşük. Uluslararası arenanın güçlü oyuncuları arasında yer alabileceğimiz tek bir alan kaldı, o da hizmet.
Türkiye, “yüksek katma değerli hizmet” modellerini planlama ve hayata geçirme konusunda geç kalmış değil. Bu konuda atılacak olan adımların hem istihdama hem de ihracata önemli katkıları olacaktır. Yüksek katma değerli hizmet sunabilmenin birinci şartı yüksek kaliteye sahip elemanlara sahip olmaktan, ikinci şartı ise devlete “dolaylı yollardan ödenen vergiler”in düşmesinden geçiyor. Enerji ve çalışanların üzerindeki yüksek vergi oranları aklımıza geliyor, bu oranların düşeceğine dair sinyaller alamıyoruz ve hizmet alanında söz sahibi olabilme şansımız ve umudumuz da azalıyor.
Son treni de kaçırıyoruz…
1 dakika okuma süresi.